Anadolu’nun Miras Bağları ve Üzümlerini Tanıma ve Koruma:
Bir Harekete Geçiş Çağrısı
Gerçeklere tarihsel bir perspektiften bakınca üzüm ve bağcılık ile ilgili sahip olduğumuz önemi bu günlere taşıyamadığımızı görüyoruz. Ülke olarak geçirdiğimiz evrimlerden olumsuz şekilde nasibini almış bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye, dünyanın en büyük beşinci bağ alanına sahip olmasına rağmen, şarap üretim hacmi oldukça düşük. Türkiye’de yıllık üzüm üretiminin sadece %3’ü şarap yapımında kullanılırken, geri kalan kısmı taze olarak tüketiliyor, kurutuluyor veya pekmez, sirke ve rakı gibi ürünlerin yapımında kullanılıyor. Bütün bu diğer kullanımlar sayesinde kurtulan Türkiye’nin geniş bağlık alanları bugün hızla kaybolmaktadırlar. Türk şarapçılığının dönüm noktası, Osmanlı egemenliğinde şarap üretimi ve ticaretini yapan Ermeni ve Rum topluluklarının Birinci Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı sonrasında zorunlu göçüne kadar uzanır. Bu sadece terk edilmiş üzüm bağlarını ve şarap imalathanelerini değil, aynı zamanda asırlık geleneği ve kolektif zekayı da yok etmiştir. Atatürk’ün, devlet tarafından işletilen şarap imalathaneleri kurarak ve özel teşebbüsün şarap üretmesine izin vererek şarapçılık faaliyetlerini yeniden canlandırma çabalarına rağmen, bunların çok azı daha sonra sürdürülebilmiştir. Şarabın ekonomik olarak değerli bir ürün olabilmesi için farklılaşması gerekiyor. Üzümün ham madde olarak fiyatlanmasıyla şarap haline gelerek fiyatlanması arasında devasa bir fark var. Milyon litre üretilen endüstriyel bir şarap ile lokal çeşitlerden, faklı üretim teknikleri kullanarak günümüzün moda tabiriyle artisanal bir şarap yaptığınızda da faklı bir ekonomik değer kattığını görüyoruz. Üzüme ve şaraba katma değer yaratacak bir söyleme ve literatüre ihtiyacımız var. Bunu sağlayabilecek önemli bir potansiyel de yerel üzüm çeşitliliğimiz.
Bugün dünyada değeri her geçen gün hızla artan “ Old Vine “ denilen eski bağlar açısından ülkemiz çok zengin bir konumda, bunların bir çoğu da Anadolu’daki büyüklü küçüklü bağlarda mevcut. Ekonomik sebeplerle sökülen bağların hemen hemen hepsi eski, hatta yine oldukça değerli görülen “Ungrafted” aşısız asmalardan diyebiliriz. Özellikle bu alanda farkındalık yaratmak amacıyla kurulan “ Heritage Vines of Türkiye” platformu bölgesel çalışmalar yaparak konuya ve kaybolan üzüm çeşitlerine, sökülen bağlara dikkat çekmeye çalışıyor. Türkiye için şarapta yeni bir atılım yapılacaksa bunu ancak yerli üzümlerle yapmak mümkün. Bugün Türkiye’de çok iyi şaraplar üretiliyor. Hem bağcılık hem de şaraphane yatırımları doğru ürünü çıkartabilmek için yeterli alt yapıya sahip. Fakat birçoğu yine de tüm dünyada yapılan stillerden farklı şaraplar değiller. Bu devasa ve global şarap ekonomisinde doğru bir pazarlama ve konumlanmaya ihtiyacımız var. Yerli üzümler, eski bağlar ve doğal şaraplar üzerine sürdürülebilir bir politika belirleyerek harekete geçmeli ve bundan vazgeçmemeliyiz.
Sabiha Apaydın Gönenli
Türk gastronomi endüstrisinde öne çıkan isimlerden biri olarak önde gelen markaların yaratılmasında ve gelişiminde önemli çalışmalar yapmıştır. Uzun yıllardır süre gelen deneyimi ve bilgisini yeme içme sektöründe yönetim ve operasyon danışmanı olarak sürdürmektedir. Dünyada ve Türkiye’de natürel şarap hareketinin destekleyicisi olan Sabiha, aynı zamanda yerel üzümlerin ve eski bağların önemini ve değerini tanıtmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bu doğrultuda hem yurt içinde hem de yurt dışında Anadolu üzümlerini ve şaraplarını tanıtmak için birçok projede yer almaktadır.
2019 yılında “Kök Köken Toprak”’ konferansını hazırladı ve özellikle Anadolu üzüm çeşitleri, bağcılık ve şarap sektörü açısından önemli bir yol açarak bu konulara dikkat çekti. Aynı zamanda sertifikalı bir WSET eğitmeni olarak akademik ve operasyonel servis eğitim vermek amacıyla “İleri Seviye Servis Eğitimi” derslerinin müfredatının hazırlanmasında destek verdi ve İstanbul Mutfak Sanatları Akademisi’nde misafir eğitmen olarak bu bölümde yer almaktadır.
Ayrıca, Heritage Vines of Türkiye girişimini hazırlayanlar arasındadır. Slow Wine ve Old Vine Conferance üyesi olarak, bağcılık mirasının korunmasını ve tanıtılması ile ilgili çalışmalarını uluslararası platformlarda da sürdürmektedir.
Katkıları, Anadolu bağcılığının kültürel ve tarihi zenginliğine hak ettiği değeri verme amacını taşımaktadır.
Ortak Amaçlar Üzerinden Üyesi Olduğumuz Oluşumlar
Bağcılık, Anadolu’da yaşamış uygarlıkların nadir kültürel miraslarından biridir, uzun yıllardır ülkenin bağcılık ve şarap yapımı potansiyelini yakından takip eden bir grup gönüllü olarak Türkiye’nin Miras Bağları inisiyatifini başlatmaya karar verdik.
Slow Wine Koalisyonu, çiftçilerden ve bağcılardan, dağıtımcılara ve somelyerlere kadar uluslararası şarap zincirinde yer alan herkesi bir araya getirir.
Eski bağları kapsayan küresel bir şarap kategorisi oluşturmak amacıyla şarap endüstrisini ve meraklılarını bir araya getirmek üzere kurulan bir kar amacı gütmeyen kuruluş.
Desteklediğimiz Projeler
Fernkolektif’in yapısı çok basit. Farklı sorulara cevap bulur. Start-up’ların, ya da oturmuş yapılar içinde yeni form ve dönüşümlere destek olabilmeyi amaçlar.
Geçmişin mirasını yaşatmak için…
Türkiye’nin binlerce yıllık bağcılık kültürünü yaşatabilmenin yolu ekonomik değerini yitirmekte olan bir çok şaraplık üzümü yeniden şarap üretim sürecine dahil etmekten geçiyor.