Sabiha Apaydın Gönenli
Kök Köken Toprak Kurucusu - Şarap Uzmanı ve Eğitmeni
Türk gastronomi endüstrisinde öne çıkan isimlerden biri olarak önde gelen markaların yaratılmasında ve gelişiminde önemli çalışmalar yapmıştır. Uzun yıllardır süre gelen deneyimi ve bilgisini yeme içme sektöründe yönetim ve operasyon danışmanı olarak sürdürmektedir. Dünyada ve Türkiye’de natürel şarap hareketinin destekleyicisi olan Sabiha, aynı zamanda yerel üzümlerin ve eski bağların önemini ve değerini tanıtmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bu doğrultuda hem yurt içinde hem de yurt dışında Anadolu üzümlerini ve şaraplarını tanıtmak için birçok projede yer almaktadır.
2019 yılında “Kök Köken Toprak”’ konferansını hazırladı ve özellikle Anadolu üzüm çeşitleri, bağcılık ve şarap sektörü açısından önemli bir yol açarak bu konulara dikkat çekti. Aynı zamanda sertifikalı bir WSET eğitmeni olarak akademik ve operasyonel servis eğitim vermek amacıyla “İleri Seviye Servis Eğitimi” derslerinin müfredatının hazırlanmasında destek verdi ve İstanbul Mutfak Sanatları Akademisi’nde misafir eğitmen olarak bu bölümde yer almaktadır.
Ayrıca, Heritage Vines of Türkiye girişimini hazırlayanlar arasındadır. Slow Wine ve Old Vine Conferance üyesi olarak, bağcılık mirasının korunmasını ve tanıtılması ile ilgili çalışmalarını uluslararası platformlarda da sürdürmektedir.
Katkıları, Anadolu bağcılığının kültürel ve tarihi zenginliğine hak ettiği değeri verme amacını taşımaktadır.
Kök Köken Toprak, iki
Haziran 2019 yılında gerçekleşen ilk Kök Köken Toprak sempozyumunun hedefi, önce yerli üzümün sonra da şarabın peşinden gitmekti. Üstelik bunun bir miras olduğunun altını çizerek kolektif benliğimizi çalıştırma zamanının gelip geçtiğini hep birlikte hatırlamak ve görmekti. Bir şarap etkinliğinde yarışma veya sadece tadım olmadan, konuşmanın ve birbirimizi dinlemenin, hatta tanımanın yolumuzu nasıl açabileceğini görmekti. Öyle de oldu.
Yaşadığımız iki yıllık toplu bir hapsedilişin ardından, bugüne kadar bildiklerimizi temize çekerek, yanımızdan ayırmadığımız yeni bir aksesuarla hayatlarımıza devam ediyoruz.
Deneyimlerin gelecek kuşaklara aktarılması
Sınırsız doğal kaynakların bulunduğu bir ülkede yaşıyorsanız ve ülke ekonomisi de bu kaynakları doğru kullanıyor ve olumlu bir güç elde edebiliyorsa oldukça şanslı sayılırsınız. Türkiye gibi farklı iklimlerin bulunduğu eşsiz bir coğrafyada olmak bitkisel çeşitliliğin ana unsurlarından birisine doğal olarak sahip olmak anlamına gelir. Bu çeşitlilik paha biçilmez bir doğal kaynak değil midir? Tarihsel kaynaklara baktığımızda da bu çeşitliliğin çok eski zamanlardan başladığını görmekteyiz. Birçok tarımsal ürün ve bitkinin doğduğu topraklar içerisinde yer almak hepimize ait olan asıl miras olsa gerek!
Anadolu’nun bize bıraktığı bunca zenginlik içerisinde ve her şeye rağmen bugün de varlığını sürdürmekte olan üzüm ve bağcılık konusunun önemini sürekli vurgulamak gerekiyor. Kaybolmak üzere olan üzümlerin yöre halkı ve büyüklü küçüklü şarap firmaları tarafından işlenmeye devam etmesi hem sürdürülebilir bir gelecek açısından hem de bu büyük ve global endüstri içerisinde Türkiye’yi diğerlerinden ayırt etmesi bakımından konuşmaktan vazgeçmeyeceğimiz yegâne mesele olmalıdır. Bu sene 19 Haziran’ da ikincisini gerçekleştireceğimiz Kök Köken Toprak konferansında, yine pek çok değerli akademisyen, şarap profesyoneli ve üreticinin katılımıyla yerel üzüm çeşitlerinin geçmişi ve geleceğini konuşmaya devam edeceğiz. Günümüzde vasatlık ve tekdüzeliğin esiri olmadan, binlerce yıllık geçmişi ve değeri olan yerel üzümlere sahip çıkmak hepimizin ortak hedefi olmalıdır.
İyi şeyler olacağına inanmak bizi ayakta tutuyor. Hala kökleşme şansı olan bir iyi niyet ile bu değerli kültüre sahip çıkmak, mirasçıları olarak deneyim ve bilgileri benliğimizden silinmeden gelecek kuşaklara aktarmak adına hep birlikte hareket edelim.
Sarah Abbott
Master of Wine
25 yıldır şarap sektöründe çalışan Sarah Abbott MW, The Old Vine Konferansı’nın kurucu ortağı ve pazarlama ajansı Swirl Wine Group’un direktörüdür. Miras üzümlere ve şarabın kökenlerine olan ilgisi uzun süredir devam ediyor. Birçok şarap kuruluşlarıyla birlikte çalışıyor, kuruluşlara ortak kimliklerini nasıl iletecekleri ve kolektif marka değerlerini nasıl artıracakları konusunda danışmanlık yapıyor. Sarah son yıllarda Gürcistan, Ermenistan, Türkiye ve Lübnan bağlarını ziyaret ederek şarabın beşiğinde çok zaman geçirdi. Gelişmekte olan şarap bölgeleri için yeni pazarları genişletme konusundaki deneyimi, “Eski Asma Şaraplarının”, hakettiği değeri görmeleri ve bu “tecrübeli” asmaların ticari olarak sürdürülebilir olması için kolektif bir kategori olarak pazarlanması gerektiğine ikna etti.
Mateja Gravner
Gravner Şarap - İletişim ve Pazarlama
Mateja Gravner, 1973 yılında Gorizia’da doğdu. Üzüm bağları arasında fermantasyon ve olgunlaştırma süreçlerini deneyimleyerek büyüdü. Genç yaşta şarap bilimi eğitimi aldıktan sonra iletişim ve pazarlama yolunu seçti. Yıllarca evden uzakta Istituto Agrario di San Michele all’Adige’de ve ardından Bertani Domains’de, şarap pazarlamasını yönetti. 2014’te Oslavya’ya döndü ve o zamandan beri aile şirketi için iletişim ve pazarlama çalışmalarını yönetiyor.
Toprağımız sadece bir “üretim faktörü” değildir.
Dünyamızın artan nüfusunu beslemek için oluşan tarımsal üretimi artırma ihtiyacı nedeniyle, topraklarımız artık bir “üretim faktörü” olarak kullanılamaz. Aslında toprak, değiştirilebilir veya değişebilir bir meta olarak kabul edilmekten çok, ortak bilinçte kendine ait bir yer ve anlam taşımayı talep eder.
Son zamanlarda gözlemlenen, iklim zorluklarındaki ani değişikliklerle birlikte, dünyanın birçok bölgesinde su kıtlığında artış yaşanmaya başladı ve bu da toprak koşullarıyla ilgili endişeleri artırıyor. Ektiğimiz ‘zemin’i hem toprak hem de pazarın artan gıda talebini karşılamanın temel aracı olarak ele alıp aynı zamanda üretici için mahsulün ekonomik sürdürülebilirliğini engellemeden verimliliğin ve üretkenliğin korunduğu, derinlemesine bir değerlendirmeye ihtiyacımız var. İleriye dönük olarak, bu karmaşık tema ve sonuçları ancak bütüncül bir bakış açısıyla tartışılırsa bir sonuca ulaşılabilir.
Uğur Gürses
Ekonomist - Gazeteci Yazar
Ankara’da doğdum.
1985 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun oldum.
Çalışma hayatına 1986 yılında T.C. Merkez Bankası’nda başladım.
Döviz kuru politikası, portföy yönetimi, döviz rezerv yönetimi ve açık piyasa işlemleri konularında çalıştım.
Kariyerimde ana değişimler hep ekonomik krizlerle oldu.
1994 krizinin sonlarında Merkez Bankası’ndan ayrılıp (5 Nisan kararları sonrası) özel kesime geçtim; 2000 Eylül ayına kadar ticari bankalarda üst kademe yöneticilik yaptım.
2001 krizi öncesinde bankacılığı bırakarak medya sektörüne geçtim. 2000-2005 arasında CNN TÜRK televizyonunda ekonomi yorumculuğu ve ekonomi haber yöneticiliği yaptım. Yorumculuğu 2012 yılında SKYTÜRK360 televizyonunda sürdürdüm.
1999 yılında Yeni Yüzyıl gazetesinde başladığım günlük ekonomi ve finans yazılarına, daha sonra Yeni Binyıl gazetesinde devam ettim.
2001 yılında yazılarımı Radikal gazetesinde sürdürdüm.
2014 Nisan ayından 2018 Temmuz ayına kadar Hürriyet’te yazdım.
2018 krizi öncesinde de Hürriyet’ten ayrılmış oldum. Devamında yazılarımla bu blogu canlandırırken, çeşitli online haber mecralarında da yazmaya devam ettim. En son T24’te yazıyorum.
Zaman zaman konuşmacılık yapıyorum; şirketlere, kurumlara Türkiye ekonomisini, gelecek on yıllarda dünya ekonomisini, mikro çapta da değişen ekonomiyi anlatıyorum.
Şarabın Ekonomisi; İhracatta neler yapılmalı?
Tarım ve ticaret politikasını yürütenler halâ “sofralık üzümü kurut, sat” basamağında kalmış durumda. Ancak hamasi konuşmalarda ‘katma değerli ihracat’ söylemiyle şampiyonluğu ise kimseye bırakmıyorlar
Tarım politikasını yönetiyor olduğunuzu düşünün; ülkenize her yıl para harcamak için normal koşullarda 40 milyon turist geliyor, bunların 20 milyona yakını kişi başı geliri yüksek olan ülkeler ile orta gelirli ülkelerin geliri yüksek vatandaşları. Ülkenize geliyorlar, yeme-içme mekanlarını ziyaret edip, tarihi ören yerlerini, müzelerini geziyorlar, yaz-kış doğanın tadını çıkarıyorlar. Nihayetinde de para harcayıp, ülkemiz yurttaşlarına üreticilerine yıllık kabaca 30 milyar dolar gelir yaratıyorlar. Basit tarifi ile ihracatı kendi evimizde yapıyoruz. Bunla da kalmıyor; ülkelerine döndüklerinde tanışmış oldukları bir damak hafızası ve markalar kalıyor belleklerinde; ileriye dönük bir dış talep, ihracat potansiyeli.
Yeme-içmenin en önemli parçalarından biri yerel düzeyde üretilen içkiler. Bunda da en önde şarap geliyor.
Maddalena Schiavone
Slow Wine Coalition Direktörü
Maddalena Schiavone İtalya’da büyüdü. İçmeye başladığı ve University of Gastronomic Sciences’dan mezun oldu. İspanya’da Organik Hayvancılık ve Tarım alanında yüksek lisans yaptıktan ve kelimeler ve yiyeceklerle birkaç yıl çalıştıktan sonra, üreticiler, profesyoneller ve “İyi, Temiz ve Adil Şarap” severler ağı olan Slow Wine Koalisyonu’nu koordine ediyor. Birbirimize yardım etmenin bir yolunu Salyangoz sembolü altında yavaş ve sürdürülebilir üretimde arıyoruz.
Slow Wine Koalisyonu ve Topluluğun Gücü
SLOW WINE KOALİSYONU, ŞARAP DÜNYASINDAKİ TÜM AKTÖRLERİ, TEDARİK ZİNCİRİ, ŞARAP ÜRETİCİLERİ, ŞARAP SEVENLERİ VE PROFESYONELLERİ BİR ARAYA GETİREN ULUSLARARASI, KAPSAYICI VE İŞBİRLİĞİNE YÖNELİK BİR AĞDIR.
Birlikte üretim dünyası ile tüketim dünyası arasında bağlantılar kuruyor ve ilişkileri geliştiriyoruz!
SWC’nin amacı, farklı bağcılık bölgeleri arasında diyaloğu teşvik etmek, üyelerini cesaretlendirmek ve onları sürdürülebilirliğe yönelik bu büyüme ve dönüşüm sürecinde şarap üreticilerini destekleyen somut adımlar atmaya motive etmek ve rollerinin daha iyi anlaşılmasına yönelik bu önemli adımları hız ve tutarlılık içinde atmaya teşvik etmektir.
Tüm ağ, ortaklaşa oluşturulmuş bir İyi, Temiz ve Adil Şarap Manifestosu imzaladı. Manifesto’ya göre yapılan şarap üretimi ve tüketimi yoluyla, kimyasalların ve monokültürlerin kullanımından çıkarılması, teruarlar ve bölgeler arasında biyoçeşitlilik ile bağlantımızı yeniden kurarak bağcılığın geleceğini olumlu yönde etkilemeyi amaçlıyoruz.
Birkaç yıldır, dünyanın dört bir yanından öncü bağcılar, rotayı değiştirmemiz gerektiğinin bilincine vardı ve bu durumu paylaştı. Ancak bu değişim tek başına hareket ederek gerçekleşemez. Bu nedenle şarapseverleri ve profesyonelleri bir araya gelmeye ve güçlü çevresel, etik ve sosyal değerlere sahip şarapların tanıtımında ve tüketiminde temel rol oynamaya çağırıyoruz. Bu destek, ekonomik ve ekolojik yeniden yapılanma döneminden geçerken, şimdi her zamankinden daha önemli.
Slow Wine, şarabın rolünün artık sadece hedonistik olamayacağı, gerçek çevresel sürdürülebilirliği, kırsal alanların savunulmasını ve sosyo-ekonomik gelişmeyi teşvik eden bir değişimin itici gücü olması gerektiğine dair ortak bir farkındalıkla şarap dünyasının tüm kahramanlarını bir araya getirmeyi amaçlıyor.
Prof. Dr. Elman Bahar
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Elman BAHAR, 1967 yılı Silistre (Bulgaristan) doğumludur. 1978 yılında ikili göç anlaşması ile Türkiye’ye gelerek Tekirdağ’a yerleşti. İlk, Orta ve Lise Öğrenimini burada tamamladıktan sonra 1985 yılında Trakya Üniversitesi Tekirdağ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nü kazandı. Lisans öğrenimini1989 yılında bitirdi ve aynı yıl Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde Yüksek Lisans öğrenimine başladı. 1990 yılında Araştırma Görevlisi sınavını kazanarak Bahçe Bitkileri Bölümü’nde çalışmaya başladı. 2005 yılında aynı okulda mevcutlara ilaveten Bağcılık ve Şarapçılık Programını açtı. Bu program sonradan Şarap Üretim Teknolojisi adını aldı ve halen ülkemizde faaliyette olan tek programdır. Şarap Üretim Teknolojisi Programı için gelişmiş bir laboratuvarın yan ısıra, tadım salonu, imalathane, mahsen, temel analiz laboratuvarını ve bağları oluşturdu. 1989 ve 2022 yılları arasında Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü, Özel Bağ ve Şarap İşletmeleri ile Üniversite iş birliği çerçevesinde, bağcılığın sorunları, çözüm önerileri ve geliştirilmesi, hidroponik sistemler, asma fidanı üretimi, şaraplık ve sofralık üzüm kalitesi, asma fizyolojisi, su stresi, yerel şaraplık çeşitler, yerel asma tipleri vb konularda birçok proje ve araştırma çalışması sonuçlandırmıştır. 2017 yılında Profesör ünvanını alan Elman BAHAR 2019 yılından bu yana Bahçe Bitkileri Anabilin Dalı Başkanlığı ve Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanlığı görevlerini yapmakta ve çalışmalarını yürütmektedir.
Üzüm ve şarap insanlık tarihi kadar eskidir ve tarih sürecinde insana her zaman yakın olmuş ve onunla bütünleşmişlerdir. Şarabın anası asma fidanının günümüzden kabaca 11000 yıl önce insan topluluklarına yakın yerlerde yetiştiği fosil çalışmaları ile belirlenmiştir. Üzümden ilk şarap yapımının ise Milattan 5000-7000 yıl önce Anadolu’da, Mezopotamya’da ve çok kısa bir sure sonra da Trakya’daki uygarlıklar tarafından başlatıldığına dair bulgular vardır. Bu gün şarap üretiminde önde giden İtalya, Fransa ve İspanya gibi Akdeniz Ülkeleri Anadolu’dan Egedeki Yunan Adalarına genişleyen asma fidanı ile MÖ 1000’li-500’lü yıllarda tanışmışlardır.
Trakya’da, Traklar’a ait tümülüslerde yapılan kazılarda şarap üretim ve tüketimine dair eşyalar bulunmaktadır. Mürefte yakınlarında, Hoşköy’de yapılan kazılarda bulunan amforalar ve amphora imalathaneleri, buranın bir şarap ihracat merkezi olduğunu göstermektedi. Burada bulunan amforalar ve amphora imalathaneleri, Üsküp üzerinden İğneada’ya, oradan da Kıyıköy’e geçen ve Karadeniz limanlarına şarapların taşındığı yollar üzerinde bulunan Tarihi Şarap Yolu bunun kanıtıdır. Herodot’a göre antik çağların en savaşçı toplumu olan Traklar, gittikleri her yere en iyi bildikleri üç şeyi götürdüler; At, şarap ve savaş derken Traklar’ın şarap ile olan yakın ilgilerinden bahsetmektedir. Çok Tanrılı devirlerde bazı yerler ve şeyler Tanrılar’a adanmıştır. Söz gelimi Trakya, Şarap Tanrısı Dionysos’a adanmıştır. Bu nedenle Trak toplumunda Dionysos rituellerinin yapıldığı tabiri doğru ise manastırlar bulunmaktadır. Bugünkü Ganos’un zirvesi de bu alanlardan biridir.
Kökeni Kafkas olan asmanın Hititlere ve sonra da batıya yönelmesinde Traklar’ın önemli rol oynadıkları kolaylıkla söylenebilir. Buna göre, şarap batıda tanınmadan önce ilk defa Anadolu’da tadımlanmıştır. Zaten Trakya Bölgesinin şarap kültüründe hem ekolojik enlem kuşağı olarak, hem de üstünde yaşayan uygarlıklar olarak köklü bir birikimi bulunmaktadır. Trakya yeryüzünün en eski şarap üretim ve tüketim bölgesi olarak bilinmektedir. Mürefte’nin üzerindeki köylerin büyük çoğunluğu (Çınarlı, Mursallı, vb.) geçmişte ağırlıklı olarak Rumların yaşadığı köylerdi. Geçmişte bu köylerdeki her Rum evinde şarap yapımında kullanılan el aletleri bulunmaktaydı. Rumlardan kalma evlerde, sahile kadar döşenmiş kanallarla üzüm şıralarının sahildeki fıçılara boşaltıldığı bilinmektedir. Evliya Çelebi’nin 1658 yılında Kırlareli’ni ziyaretinde söylediği bağlar o kadar çok ki insan arasında kaybolur beyanı yakın tarihlere kadar bu bağcılık ve şarap üretimi geleneğinin Trakya’da yerleşik olduğunu kanıtlamaktadır.
Geçirdiği bazı gerileme ve yükselme dönemlerinden sonra günümüzde Trakya Bölgesinde bağ alanları ve şarap üretimi tekrar önem kazanmaktadır. İlk olarak mübadele sonrası 1923-1928 yılları arasında gerçekleşen ve 1.700.000 insanımızın balkanlara gönderilmesi; 500 insanımızın da balkanlardan getirilerek başta Trakya olmak üzere Anadolu topraklarına iskanı sürecinde bir süre olumsuz olarak etkilenmiştir. Bu süreçte gerek bağ alanları ve gerekse de şarap imalathaneleri bir süre üretimden düşmüş, haksız bazı işgaller de olmuştur. Ayrıca ilgi ve bilgi noksanlıkları nedeniyle gerek bağ alanlarının bakımı ve gerekse de şarap imalat prosesi anlamında aksaklıklar yaşanmış ve üzüm ile şarap kalitesi de olumsuz olarak etkilenmiştir. Ancak devletin iskanla gelen yeni yerleşimcilere (Çizelge 1) ve bölge insanlarına bu alanları tahsisinden sonra tekrar düzene oturmuş ve üretim artarak devam etmiştir.
Çizelge 1. 1923-1927 yılları arasında Trakya şehirlerine iskan edilen nüfus.
Şehir |
İskan Edilen Nüfus |
Şehrin nüfusu |
İskan Edilen Nufus Oranı |
Edirne |
49.441 |
150.840 |
33,0 |
Kırklareli |
22.119 |
108.989 |
31,0 |
Tekirdağ |
33.728 |
121.446 |
28,0 |
105.388 |
Ancak özellikle gıda güvenliği açısından alkollü içkilerin üretiminde yaşanan muhtelif sıkıntılar ve 1932 yılında, alkol üretiminin kökeni 1862 yılına dayanan Devlet TEKEL’ine bağlanması gerçekleşmiştir. Bu arada Tekel tarafından Fransa’dan getirilen şarap uzmanı M. Emile Bouffart’ın verdiği rapor üzerine 1931 yılında TEKEL tarafından Tekirdağ şarap fabrikası modernize edilmiş ve ülkemizin endüstriyel şarapçılıkta ilk işletmesi olmuştur. Tekirdağ şarap fabrikası 1967’den itibaren rakı üretimi de yapmaya başlamıştır. İlk açıldığında 1.000.000 Lt şarap üretim kapasitesi olan fabrika 2000’li yıllarda 16.000.000 Lt şarap ve 15.000.000 Lt üretim kapasitesine ulaştı. Tekirdağ Şarap fabrikasının kapasite artışı ve Trakya’da yeni fabrikaların işletmeye alınmasına (Şarköy, Mürefte, Uçmakdere, Kırcasalih vb) bağlı olarak bölgede bağ alanları da artış göstermiş ve 2000 yıllarda 120.000 dekarlara ulaşmıştır. 2021 yılında ise bu değerler maalesef 30.000 dekar seviyelerine inmiştir. Çok yüksek şaraplık üzüm potansiyeline sahip birçok bölge şu anda ya terkedilmiş halde veya diğer tarım kollarına geçmiştir.
TEKEL’in alkollü içki üretimini üstlenmiş olmasının kısa ve uzun vadede ülkemiz şarapçılığına olumlu ve olumsuz yönde etkileri olmuştur.
-Gıda güvenliğinin ve hijyenik üretimin sağlanması
-Fabrikalarda istihdam yaratılması
-Bağ alanları ve dolayısıyla bağcılıktan geçimini sağlayan insan nüfusunun artması
-Birim alandan alınan verimde artış sağlanması
-Yerel çeşitlerimizin (Papazkarası, Yapıncak, Karalahna, Karasakız, Adakarası vb) yanı sıra bazı Fransız çeşitlerinin (Gamay, Semillon, Cinsaut, Clairette, Pinot Noir vb) de bölgede yaygınlaşması
-Taban fiyat uygulaması ile üzüm fiyatlarının maliyetinin altına düşmemesinin sağlanması
-Şarap fiyatlarının fiyat-kalite paritesine uygun belirlenmesi sonucu insanlarımızın alım gücüne hitab eden ürünlerin ortaya çıkarılması
-Şaraptan ziyade, şaraplık üzümden para ve dolayısıyla yüksek kazançlar elde edilme düşüncesinin yaygınlaşması
-Buna bağlı olarak şaraplık üzüm çeşitlerinde verimin kontrolsüz bir şekilde artması
-Verimin gereğinden fazla artırılması sonucu şarap kalitesinin düşmesi
-Butik (aile) tipi şarap işletmelerinin yok olması
-Ailelerde şarap üretim bilgisi ve kültürünün uzun vadede yok olması
-TEKEL dışındaki şarap üreticilerinin rekabet gücünü zayıflatması
-Özel şarap üreticileri gibi uzmanlar eliyle bağ denetimlerinin yapılmaması sonucu kaliteli üzüm alımının yapılamaması
-Şarap kalitesinin düşmesiyle birlikte tüketici tercihlerinin diğer içecekler yönüne kayması
-Şarap kalitesinin ve fiyatının düşmesi nedeniyle insanlarımızın bunu içilemez bir düşkün içkisi olarak görmeye başlaması
-Dünyanın en kaliteli üzümlerini üretme potansiyeli olan Terroir’larımızın değerlerinin algılanamaması
-Yabancı çeşitlerin yaygınlaşması ile birlikte yerel çeşitlerimizin değerini kaybetmesi ve üretim alanlarının azalması
-Getirilen yabancı çeşitlerin büyük çoğunluğunun yüksek verime dayalı üretime hitap etmesi
-Sauvignon Blanc, Chardonnay, Viognier, Riesling, Cabernet-Sauvignon, Merlot, , Pinot Noir, Syrah, Cabernet Franc, Malbec vb kaliteli yabancı çeşitleri özel sektör üretim prosesine almasına rağmen TEKEL’in hiç ilgilenmemesi
-Büyük bir ekonomik ve sosyal güç olmasına rağmen yerel çeşitlerimizin geliştirilmesi, Önolog yetiştirilmesi gibi konulara ilgisiz kalması
-Kampanya döneminde butik şarap işletmelerinin 1-2 saat içerisinde işlemeye alabildiği üzümleri TEKEL’in günlerce bekletmesi,
-Üzüm getiren bağcılara ait traktörlerin kilometrelerce kuyruk oluşturması ve bir haftaya yakın beklemesi sonucu fermantasyonun çoğunlukla burada başlaması. Dolayısıyla kaliteli şarap üretme şansının azalması,
-Üzüm hasatlarında fenolik ve aromatik olgunları dikkate almaksızın sadece endüstriyel olgunluğun dikkate alınması ve bu nedenle kaliteli şarap üretim şansının yitirilmesi gibi konular ilk akla gelenlerdir.
Ancak TEKEL’in 2003 yılında satılmasından sonra fiyat dengeleyici ve üreticiyi koruma özelliğine sahip başka bir oluşum bulunmadığından üzüm fiyatları birkaç yıl içerisinde yaklaşık 1,0 dolardan 0,2 dolarlara kadar düşmüş ve bu durum neredeyse 2019 yılına kadar sürmüştür. Satılan şarap fabrikalarının birkaç tanesi hariç diğerleri üretim dışı kalmış ve bölgede şaraplık üzüm üreterek para kazanmak hayal olmuştur. Bunun yansıması ise 120.000 dekarı aşan bağ alanlarının 30.000 dekarlara düşmesi şeklinde olmuştur.
Bu süreçte Ülkemiz bağcılığı ve şarapçılığı kabuk değiştirmeye başlamış ve 20 yıl gibi kısa bir sürede yüksek kalitede üzüm ve şarap üretmeyi hedefleyen ve başaran 200’ü aşan sayıda butik şarap işletmesi kurulmuştur. Aynı dönemde bölgede yer alan ve kendisini yenilemeyen (bilimsel, teknik altyapı, yetişmiş eleman vb konularda) 40’tan fazla işletme yok olurken 20’den fazla hedefli butik şarap işletmesi üretime geçmiştir.
2000’li yılların başında yabancı önologların “içecek şaraptan vazgeçtik şaraplarınızın büyük çoğunluğu tadına bakılacak durumda değil” ifadelerini kullanmaları bizleri ne kadar üzmüş ise, bugün yerel ve yabancı çeşitlerden ürettiğimiz şarapların kalitesi ile dünyada hak ettiğimiz yeri aldığımız kanaatindeyim. Ayrıca bu dönemde birçok gencimiz gerek yurt içinde ve gerekse de yurt dışında önoloji eğitimi almış, ülkemizdeki yabancı önologlar eşliğinde veya bağımsız olarak çok kaliteli şaraplar yapmayı başarmışlardır.
Prof. Dr. Elman BAHAR
Dr. Mark Soileau
Bağımsız Akademisyen
Türkiye’de mistik dini gelenekler ile şarap ve şarap yapımının kültürel tarihini inceleyen bir kültürel antropolog ve din tarihçisidir.
Süryani Şarabı ; Tarih, Kimlik ve Özgünlük
Tur ‘Abdin (Mardin ili) bölgesinde bağcılık şu anda bir rönesans geçiriyor. Ev şarabı üreticileri, bölgenin gördüğü turizm artışı sebebiyle yerel şaraba artan talebi karşılamak için son yıllarda üretimi genişletti. Midyat’ta yeni şarap imalathaneleri de üretime başlamış, eski Mardin ve Midyat kentlerinde tadım dükkanları açılmıştır. Orada üretilen ve satılan şarap, “Süryani Şarabı” olarak bilinmeye başladı ve bu şekilde pazarlanması, otantik bir deneyim arayan turistler arasında popülaritesinin artmasına yardımcı oldu. Ancak bu modern gelişmeler Tur Abdin’deki şarapçılık tarihinde önemli bir anı yansıtsa da, bu tarih aslında oldukça uzun ve en azından tarihi kayıtların görmemize izin verdiği kadarıyla geriye gider. İnsanların bölgede sürekli olarak en az üç bin yıldır ve muhtemelen çok daha uzun süredir şarap yapıyor olması mümkündür. Ancak tarih ilerledikçe şarabın üretimine ve tüketimine katılan insanlar için şarap ve şarap yapımının kültürel önemi değişen koşullara göre sürekli değişerek onların dini ve toplumsal kimliklerinde izler bırakmıştır. Bu makalenin amacı Tur ‘Abdin’in uzun bağcılık tarihini en eski zamanlardan günümüze kadar takip etmek, değişen tarihsel zorunluluklarla birlikte öneminin nasıl değiştiğini anlamak ve bunun zaman içinde devam eden ve Tur ‘Abdin coğrafyasına bağlı Süryani halkının gelişimi üzerindeki etkilerini ölçmektir.
Udo Hirsch
Gelveri Şarapları - Kurucu Ortak, Winemaker
45 yıldan fazla süredir uluslararası çevre geliştirme ve koruma kuruluşlarında gönüllü olarak çalışmıştır. Udo, meyve bahçesi büyüklüğünde doğal ve biyolojik çeşitliliğe sahip bir bölgede şarap üretmektedir.
1435 Çeşit Otokton Anadolu Üzüm Asmaları
Anadolu’daki çok yüksek miktarda yerli asma, Anadolu’nun farklı topraklarına, bölgelerine ve iklimlerine binlerce yıllık adaptasyonun sonucudur. Diğer bir faktör de köylüler ve şarap üreticileri tarafından asmaların çoklu kullanımlarıdır.
Anadolu üzümlerinden elde edilen başlıca ürünler şunlardır:
Pekmez
Kuru üzüm
Sofralık üzüm
Üzüm suyu
Sirke
Salamura sebze ve meyveler (sirke ve/veya tuz ile)
Asma yaprağı
Şarap
Geçmişte, Avrupa şarap üretimine neredeyse yalnızca az sayıda başarılı asma üzerinde yoğunlaşmıştı. Ancak Türkiye’de birçok yerli asma, geleneksel geçimlik bir ekonomi çerçevesinde ve çok amaçlı olarak asmalarda varlığını sürdürmüştür.
Resmi bir bağda bir üzüm çeşidinin genel kullanımının aksine, geleneksel Anadolu çiftçisi her zaman beş veya sekiz farklı çeşit kullanır.
Profesyonel şarap üreticileri ile köylüler arasındaki diğer büyük ve önemli fark, asmaların yetiştirilmesidir.
Asmaların tel sistemi ile terbiye dilmesi, seri üretimi ve mekanize işlemeyi destekler. Profesyoneller çoğunlukla bu yöntemi kullanır. Anadolu köylüleri için özellikle yüksek Anadolu yaylalarında üzümlerinin en iyi terbiyesi Gobelet formu ile olmaktadır. Bu eski geleneksel yöntem kolay, ekonomik ve başarılıdır. Bu yöntemle asmalarınızı en doğal şekilde çalıştırabilirsiniz.
Bu, Doğal Şarap üretimi ve onun heyecan verici geleceği için temel bir gerekliliktir.
Mehmet Gürs
Şef - Girişimci
Türkiye’ye taşındığı 1996’dan beri öncü ve başarılı birçok yiyecek-içecek işletmesinin kurucusu ve işletmecisi olan Mehmet Gürs, gastronomik destinasyondan rahat lokantaya, gece kulübü ve bardan yeni nesil kahve kavurma tesisi ve kahve dükkanına kadar birçok konseptin arkasındadır. Geçmişteki başarılı markaların bazıları; Downtown, NuTeras, Lokanta, numnum ve Kronotrop’tur.
Uzun yıllar çoklu marka ve şubeyi, kurduğu İstanbul Yiyecek ve İçecek bünyesinde işletmiştir. Mikla haricindeki markalar ve işletmeler, başarı bir şekilde satılmıştır. Gürs, 2015 yılından beri “The World’s 50 Best Restaurants” listesinde yer alan ve dünyanın en iyi lokantaları arasına giren Mikla’nın ortağı olarak devam etmektedir.
Mikla’ya ilave olarak muhtelif küresel projelerde One&Only ve Accor otel grupları ile iş birliği yapmaktadır.
Birçok kişi tarafından, İstanbul’un çağdaş lokantacılığının öncüsü olarak tanınan Mehmet Gürs, aynı zamanda vizyoner “Yeni Anadolu Mutfağı” ile bölgeye yayılan yeni bir hareketi başlatmıştır. Bu yaklaşımda, geleneksel ve gerçekten “asil” ürünlere saygı ile, eski ve yenilikçi yöntemlerle yarının mutfağını yaratma çabası vardır. Yıllar boyunca yoğun araştırmalar ve yaratıcı süreçler sonucunda şefler, tam zamanlı saha araştırmacıları, köylüler, anneler ve dedeler ile birlikte, bölgenin ürünleri, yöntemleri, alışkanlıkları hakkında derin bilgi birikimi ve ağ oluşmuştur. Tüm bu çalışmalar, toprağın gerçek sahipleri ve şehirlerdeki şefler arasında başarılı bir iş birliği ile sonuçlanmıştır.
2021 senesinde rakıdaki alışılmış sınırları zorlayan ve hem hammadde kullanımını hem de üretim süreçlerini kurcalayan PROTOTİP:RAKI projesini başlattı.
Mehmet Gürs uluslararası konferanslarda aranan bir konuşmacıdır. Öncü küresel gastronomi ve turizm eğitim kurumları ile yakın çalışmalarına devam ederek birikimini gelecek nesillerle paylaşmaya devem etmektedir. Uluslararası YEDİ konferansının kurucularından biridir. YEDİ, dünyadan şef, üretici, bilim insanları ve kanaat önderlerini yiyecek ve gelecek hakkında yoğun tartışmalar için bir araya getirmektedir.
Gürs’ün uzun yıllar sürdürülebilirlik, sağlık, çiftçilik ve gıda israfı alanlarındaki çalışmalarını “Ruhun Doysun” projesi ile geniş kitlelere ulaştırmıştır.
Gastronomi ve turizm alanlarında dünyanın öncü üniversitesi Johnson & Wales University, 2019 yılında Gürs’e Mutfak Sanatları alanında Fahri Doktora Unvanı vermiştir.
“Her lokma ve yudum ile Dünya’nın gerçekten değiştirilebileceği” inancı ile yoluna devam etmektedir.
PROTOTİP:RAKI – A Work in Progress
Sürekli kendini yenileyen, geliştiren bir yaklaşımla, her sene, her hasatla, daha iyi bir rakı yapmak üzere yola çıktık. Aynı zamanda rakının sınırlarını da biraz zorlayalım dedik. Üzümü, anasonu, üretim sürecinin tüm aşamalarını kurcaladık. Kurcalamaya da devam ediyoruz. Hem bilimle hem de duygularımızla ilerliyoruz. “Prototip” isminden de anlayacağınız gibi, bu aslında hiç bitmeyen bir süreç. Senelerce aynı reçeteyle ilerlemek yerine her sene, her reçete ile evrilerek, geliştirerek bir öncekinden farklı ne keşfedebiliriz diye bakıyoruz. Daha lezzetli nasıl yaparız diye birçok konuyu zorlamaya devam ediyoruz. Hangi üzümü kullansak? Anason ne olmalı, ne kadar olmalı? Nasıl bir yöntem kullanalım? Nasıl bir tat profili istiyoruz? Mevsim nasıl geçti? Dinlendirirken çelik tank mı, meşe fıçı mı, başka ağaç mı, yoksa toprak küp mü ya da bunların karışımı mı? Geriye bakınca bir önceki sene neyi farklı yapardık? Bunlar kendimize sorduğumuz sorulardan sadece bazıları. Keşfedecek daha çok şey var…
Cemre Torun
Yemek yazarı, gastronomi danışmanı
1975 İstanbul doğumlu Cemre Torun, üniversite eğitimini Georgetown Üniversitesi’nde İşletme, yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümlerinde tamamladı. Amerika ve Türkiye’de her iki alanda da çalıştıktan sonra 2010 senesinde yemek yazıları ve araştırmalarına başladı. Halen yemek editörü olduğu Vogue Türkiye dergisinin yanı sıra GQ ve Condé Nast Traveller Türkiye’nin yeme-içme editörlüğünü yaptı. Yazıları birçok farklı yerli ve yabancı yayında; MAD Dispatches, Fool, Fare gibi uluslararası yemek kitaplarında yayınlandı. Netflix’in Chef’s Table ve Ugly Delicious programlarında uzman konuk olarak yer aldı.
Cemre Torun aynı zamanda The World’s 50 Best Restaurants kuruluşunun Türkiye, Yunanistan, İsrail ve Balkanlar bölgesinden sorumlu Bölge Başkanı. Ayrıca uluslararası gastronomi konferansı YEDİ’nin kurucularından. 2019 senesinde dördüncüsü gerçekleşen YEDİ, dünyadan şef, üretici, bilim insanları ve kanaat önderlerini yiyecek ve gelecek hakkında yoğun tartışmalar için bir araya getirmekte ve dünyanın en etkili yemek konferanslarından biri sayılmakta.
Cemre Torun’un “İçindekiler” ve “İçindekiler 2” adlı yüzlerce özgün tarif içeren, mevsimsel malzeme odaklı yemek kitapları bulunuyor. Ayrıca Covid-19’un ilk aylarında yeme-içme sektörüne yardım amacıyla “Restoranlar Evde” projesini gerçekleştirdi. İstanbul’un 100 restoranından tariflerin, gastronomi dünyası öncülerinin katkılarının ve onlarca markanın desteğinin bulunduğu kitaptan elde edilen tüm gelir binlerce sektör çalışanına destek sağladı.
Cemre Torun, yemeğin dokunduğu sosyolojik, psikolojik ve çevresel konuları araştırmaya, yazmaya ve bu konularda eğitim ve danışmanlık vermeye devam ediyor. Ayrıca sürdürülebilirlik ve gıdaya saygı alanlarında öncü olarak kabul edilen Ruhun Doysun platformunun içerik danışmanlığını, web sitesi ve dergi/kitap editörlüğünü yürütmekte.
PROTOTİP:RAKI – A Work in Progress
Sürekli kendini yenileyen, geliştiren bir yaklaşımla, her sene, her hasatla, daha iyi bir rakı yapmak üzere yola çıktık. Aynı zamanda rakının sınırlarını da biraz zorlayalım dedik. Üzümü, anasonu, üretim sürecinin tüm aşamalarını kurcaladık. Kurcalamaya da devam ediyoruz. Hem bilimle hem de duygularımızla ilerliyoruz. “Prototip” isminden de anlayacağınız gibi, bu aslında hiç bitmeyen bir süreç. Senelerce aynı reçeteyle ilerlemek yerine her sene, her reçete ile evrilerek, geliştirerek bir öncekinden farklı ne keşfedebiliriz diye bakıyoruz. Daha lezzetli nasıl yaparız diye birçok konuyu zorlamaya devam ediyoruz. Hangi üzümü kullansak? Anason ne olmalı, ne kadar olmalı? Nasıl bir yöntem kullanalım? Nasıl bir tat profili istiyoruz? Mevsim nasıl geçti? Dinlendirirken çelik tank mı, meşe fıçı mı, başka ağaç mı, yoksa toprak küp mü ya da bunların karışımı mı? Geriye bakınca bir önceki sene neyi farklı yapardık? Bunlar kendimize sorduğumuz sorulardan sadece bazıları. Keşfedecek daha çok şey var…
Dr. Fatma Eraslan
Ziraat Mühendisi – Farmi Tarım Kurucusu
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü mezunudur. Tarım Bakanlığı araştırma Enstitülerinde sebze, meyve, patates hastalık ve zararlıları üzerinde 27 yıl çalışmış; çalıştığı konularla ilgili yurtiçi/yurtdışı inceleme ve mesleki eğitimlere katılmıştır. Doktorasını patates toprak hastalıkları üzerinde tamamlamış ve bitki hastalıkları ile ilgili eğitimler vermiştir.
Bakanlıktan emekli olmasından sonra Türkiye’nin en büyük donuk gıda şirketinde Zirai Ürün Geliştirme Yöneticisi olarak on yıl hizmet vermiştir. Bu süreçte batı ülkelerinde yaygınlaşmaya başladığını gördüğü BİYOFUMİGASYON konusunun memleketimizde tanıtılması ve uygulanması konusuna kendini adamıştır. Bu amaçla 2012 de kurduğu FARMİ Tarımsal şirketinde çabalarına devam etmektedir.
Mesleki yayınlarına ek olarak, iş ve özel seyahatlerindeki sıra dışı anılarını anlattığı “FATOŞ ANNEANNENİN SEYAHATNAMESİ” isimli bir kitabı pandemi sürecinde yazmıştır.
BAĞLARDA YEŞİL GÜBRELEME (BİYOFUMİGASYON) UYGULAMALARI
Resim 1. Foça karası bağında biyofumigasyon uygulaması
Resim 2. Fransa’da bağda biyofumigasyon uygulaması
Hardal ile yeşil gübreleme ilk kez Kaliforniya Napa vadisi bağlarında 40-45 yıl önce başlamış olup esas olarak kumsal yapıdaki toprakların organik madde bakımından zenginleştirilmesi ve bünyesinin düzeltilmesi hedefleniyordu. 1993 yılından beri her yıl bu bölgede hardalların çiçek açma zamanında “napa valley mustard festival” adı altında etkinlikler düzenlenmektedir.
2000 yılından sonra metil bromid başta olmak üzere pek çok toprak fumigantının tarımda kullanımı yasaklanınca Napa vadisinde biyosidal etkili hardal çeşitleri kullanılmaya başlanmıştır. 2005 yılından itibaren Fransa ve İtalya’da da bağlarda biyosidal yeşil gübreleme hızla yaygınlaşarak olağan bir tarımsal işlem haline gelmiştir. FARMİ çeşitleri ile bağlarda yapılan BİYOFUMİGASYON uygulamasında:
- Yeni tesis bağ alanları dikim öncesi dezenfekte edilmiş olur.
- Toprak yapısı düzeltilir, organik maddesi arttırılır, azot yıkanması önlenir.
- Eğimli bağlarda erozyon önlenir
- Kısa boğum virüs hastalığı taşıyıcısı olan Xiphinema index isimli nematot kontrol altına alınır.
BIOFUMIGATION application practice in vineyards
Green manuring with mustard was first started in the California Napa Valley vineyards 40-45 years ago. It was mainly aimed at enriching the sandy soils in terms of organic matter and improving their texture. Every year since 1993, events called the “Napa Valley mustard festival” have been held in this region during the blooming time of mustards.
After 2000, when many soil fumigants, especially methyl bromide, were banned in agriculture, biocidal mustard varieties started to be used in the Napa Valley. Since 2005, biocidal green manure has become widespread in vineyards in France and Italy and has become a standard agricultural process. In the BIOFUMIGATION application made in vineyards with FARMİ varieties:
- The vineyard areas of the new facility are disinfected before planting.
- Soil structure is corrected, organic matter is increased, and nitrogen leaching is prevented.
- Erosion is prevented in sloping vineyards.
- The nematode Xiphinema index, a carrier of short node virus disease, is taken under control.
Gözdem Gürbüzatik
Kurucu - Fern Kolektif, İnovasyon, Strateji, Yiyecek ve Alkollü İçecekler
ODTÜ İşletme bölümü lisans diplomasından sonra İngiltere’de Pazarlama uzmanlığında MBA yaptı. Uluslararası markalarda pazarlama alanında yönetici olarak çalıştı. Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesinde Örgüt Teorisi ve Strateji konusunda doktora programına devam ettikten sonra 2004-2020 yılları arasında Mey Diageo’da pek çok görev üstlendi. Pazarlama, Kayra şarapları, rakı kategorisi ve inovasyon bölümlerinde yöneticilik yaptı. Pek çok alkollü içki markasının lansman projesini yönetti. IWSA’nın (International Wines and Spirits Academy) kuruluş projesini gerçekleştirdi. Mey Diageo’daki yöneticiliği döneminde, yurt dışında Türk Şaraplarının tanıtımını hedefleyen “Wines of Turkey” projesinden sorumlu olarak Şarap Üreticileri Derneği’nde Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yerine getirdi. Yerel Anadolu üzümlerine yönelik ilk tanıtım çalışmalarında aktif rol aldı.
2021’den bu yana kurduğu Fernkolektif markasıyla alkollü içecekler ve inovasyon stratejileri alanında bağımsız danışmanlık yapıyor. Şarap ve alkollü içkilerin Türkiye’deki gelişimi, gıda ve içecek etiği ile teorinin mevcut tüketim odaklı dünya dinamikleriyle nasıl ilişkili olduğu ve gelecekteki gıda politikaları hakkında disiplinler arası araştırmalar yapıyor.
California Vinquiry Labs Sensory Training, Plumpton College Viticulture, Wine and Spirit Education Trust Level 3 ve WSET Trainer sertifikaları sahibidir. Halen İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde ikinci üniversite programına devam etmektedir. Slow Wine Türkiye delegesi, Oldvines Türkiye tanıtım grubu üyesidir.
Umay Çeviker
Mimar - Old Vine Türkiye Temsilcisi, Slow Wine Coalition Üyesi
Wine & Spirit Education Trust (WSET) eğitimli bir mimar ve Ankara’da üyesi olduğu tadım grubu ile birlikte 18 yıldır her ay temalı tadımlar yapan bir şarap tutkunudur. Çoğunluğu Türk şaraplarına ait 4.000’e yakın tadım notunu Cellar Tracker portalında yayınlamaktadır.
Hugh Johnson ve Jancis Robinson’ın The World Atlas of Wine eserine 7. ve 8. baskılarında, Jancis Robinson, Julia Harding ve José Vouillamoz’un Wine Grapes’ine ve The Oxford Companion to Wine’ın 4. baskısına Türkiye hakkında katkıda bulunmuştur. Birçok makalesi Jancisrobinson.com’da yayınlanmıştır.
2015 yılında, gelişmekte olan şarap bölgelerine destek veren, The Vintners’ Company himayesindeki Geoffrey Roberts Ödülü’ne layık görülmüştür. Amacı Türkiye’nin kaybolmaya yüz tutmuş bağlarını, üzüm türlerini ve bölgelerini açığa çıkarmak olan bu projeyi halen; Levon Bağış ile birlikte kurduğu Yaban Kolektif girişimi ile desteklemektedir.
Dünyanın en prestijli şarap yarışmalarından biri olan International Wine Challenge’da (IWC) jüri üyesi olarak 2015 yılından bu yana görev almaktadır. Sarah Abbott MW öncülüğünde başlatılan ve amacı yaşlı asmalara ve bağlara dikkatleri çekmek olan Old Vine Conference adına Türkiye’yi temsil etmektedir. Aynı zamanda Slow Food ve Slow Wine Coalition oluşumlarının üyesidir.
Eski asmalar, yerel çeşitler
Bir asmanın hangi evrede ‘eski’ sınıfına girdiği hakkında bilimsel bir tanım bulunmuyor. Ancak ortak görüş 35 yaşından sonra bir asmanın eski olarak kabul edildiği. Dünyanın pek çok bölgesinde bundan çok daha eski asmalar var. Örneğin Avustralya’da 2009 yılında kurulan Barossa Old Vine Charter’ın dörtlü sınıflandırması, en üst yaş grubu olan ‘Barossa Ancestor Vine’ kategorisinde 125 yaş ve üstü asmalara yer veriyor.
35 yaş aynı zamanda, aldığı verimi ya da asmalarının sağlığını riske etmek istemeyen birçok üreticinin asmalarını yenilediği bir sınır. Oysaki eski asmalar; artık iyice derinlere ulaşmış kökleri, ait olduğu bölgeye ve iklime sağladığı adaptasyon ve iklim değişikliğine karşı gösterdiği direnç sayesinde henüz genç olan bağlara kıyasla daha derinlikli şaraplar verebiliyor.
Türkiye özelinde ise bu daha ziyade varoluşsal bir tartışmanın konusu. Geçtiğimiz otuz yılda türlü nedenlerle kaybettiğimiz bağ alanı yukarıda sözü geçen ve dünyanın 6. büyük şarap üreticisi olan Avustralya’nın toplam bağ alanına eşit. Hiç şüphe yok ki kaybettiğimiz bu bağlar büyük oranda yerel çeşitleri barındıran eski bağlardı.
Levon Bağış
Şarap Uzmanı ve Eğitmeni, Foxy Wine Bar Kurucu Ortak, Yaban Kollektif Kurucu Ortak
Levon Bağış̧, 1980 yılında İstanbul’da doğdu. Kamu Yönetimi eğitimi alırken şaraba merak duymaya başladı. Bu merak, zamanla profesyonel hayatı haline geldi. WSET, London Wine Academy, Ekole du Vin gibi eğitim kurumlarında sertifika programlarına katılarak aldığı sertifikalar ile bilgilerini pekiştirdi. Kavaklıdere Şarapları bünyesinde hayata geçen Türkiye’nin ilk zincir şarap butikleri Kav Butikler’in kuruluşunu gerçekleştirdi. 2003-2009 yılları arasında bağ bozumu döneminde bağda ve kavda çalışma şansına sahip oldu. 4 yıl boyunca Kavaklıdere Şarapları Pazarlama Koordinatörlüğünü yürüttü. 15 yıldır en sevdiği şeyi, yani şarapçılığı profesyonel bir meslek olarak yürütüyor. Yine Türkiye’nin en geniş kapsamlı şarap profesyoneli eğitim programlarından olan ve 2006 yılından beri Kavaklıdere Şarapları bünyesinde verilen Kavekol’u hazırlayan Levon Bağış’ın “Şarabın ABC’si” isimli bir şarap eğitim kitabı bulunuyor. Karaf Dergisi ve FEED dergisinde yazıları yer aldı. Kuruyemiş Ansiklopedisinin madde yazarıdır. Türk Mutfağının kimliklendirilmesi için önemli çalışmalardan “Yeni Yerel Sohbetlerin” kurucu ekibinde yer aldı. Salt bünyesinde yer alan “Gastronomika” projesinin danışmanlığını üstlendi. 2009-2010 ders yılında Okan Üniversitesi Gastronomi bölümünde misafir öğretim görevlisi olarak “İçki ve İçki Kültürü” dersini verdi. 2015 yılından itibaren Mutfak Sanatları Akademisinin şarap eğitimlerini vermeye devam etmektedir. Halen OBUR markası ile danışmanlık vermeye ve haftalık AGOS Gazetesi’nde ve GastreaMag, Ruhun Doysun internet yayınlarında köşe yazarlığına devam ediyor. 2016 yılından beri Londra bazlı Dünya’nın en prestijli şarap yarışması “INTERNATIONAL WINE CHALLENGE” ın jüri üyeliğini sürdürüyor.
Türkiye’nin sadece yerel üzümlerin servis edildiği tek natürel şarap ağırlıklı şarap barı ve bistrosu ‘FOXY Local&Real’in kurucu ortağıdır. Türkiye coğrafyasının en kıymetli mirası üzüm çeşitliliğini koruma ve tanıtma amacı ile yürütülen Yaban projesinin yürütücülerindendir.
Sibel Kutman Oral
Doluca Şarapları - Yönetim Kurulu Üyesi
1975 yılında İstanbul’da doğmuştur.
Lise öğrenimini Robert Kolej’de, üniversite öğrenimini Amerika’da Wesleyan Üniversitesi’nde Modern Dance ve Business Marketing konusunda tamamlamıştır.
New York Universitesi’nde Post Graduate olarak Wine Production ve Degustation eğitimi almıştır.
1998-2008 yılları arasında Doluca Şarapçılık Pazarlama ve Tic. A.Ş. ‘de Pazarlama Direktörü olarak, 2008 yılı itibariyle ise Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır.
Levent Kömür
Mey|Diageo Genel Müdürü
Levent Kömür, Mey|Diageo Genel Müdürü. Şirket genelinde Pazarlama Direktörü ve Satış ve Dağıtım Direktörü dahil çeşitli üst düzey görevlerde bulundu.
Levent Kömür daha önce dünyanın önde gelen alışveriş pazarlama ajanslarından biri olan Integer Group’un İstanbul Ofisi Genel Müdürü idi. İş hayatına Procter & Gamble’da Marka Yöneticisi Asistanı olarak başladı, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden sorumlu Bölgesel Marka Yöneticisi olarak çalışmaya devam etti ve Pazarlama Direktörü olarak Procter & Gamble Mısır ve Yakın Doğu’da (Mısır, Lübnan, Ürdün, Suriye ve Irak), Procter & Gamble Türkiye ve Procter & Gamble Güney ve Doğu Afrika’da bulundu. Levent Kömür, İstanbul’da büyüdü ve 1992 yılında Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldu.
Ali Başman
Kavaklıdere Şarapları - Yönetim Kurulu Başkanı
Saint Joseph Lisesini bitirdikten sonra üniversite öğrenimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde tamamlayıp, 1985 yılında Kavaklıdere Şaraplarında çalışmaya başlayan Ali Başman, bugün Yönetim Kurulu Başkan olarak kariyerine devam etmektedir.
TÜSİAD, Ankara Sanayi Odası, Türk Belçika Lüksemburg Ticaret Derneği, Türk Fransız Ticaret Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, İstanbul ihracatçılar Birliği Başkan vekili, Şarap Üreticileri Derneği Başkanı ve Sevda Cenap And Muzik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmektedir.
Şarap ve Gastronomi”ye de bağlı olarak, Chaine Des Rotisseurs, Wine Club of Ankara, Şarap Dostları Derneği ve Galatasaray Spor Klübü Üyeliğini sürdüren Ali Başman, müziğe ve bağcılığa olan tutkularının yanı sıra gerçek bir hayvan severdir.
Selda Tokat
Pamukkale Şarapları Yönetim Kurulu Üyesi
1970’de Denizli’nin kuzeyinde bulunan küçük ilçesi Güney’de doğdum.
Büyük bir ailenin yaşadığı büyük bir avluda büyüdüm, çok çocuklu, altı şaraphane üstü ise kapıların hiç kilitlenmediği evlerimizin olduğu, hep büyük maslar kurulan, daha çok kahkahanın duyulduğu avluda.
Şaraphaneye gelen değişik şişeleri biriktirmek ilk hobimdi, ve bu şişelerden etiketleri yırtmadan çıkarabilmek.Çocukluğumun en özel oyunu da cibrelerden şato yapmaktı.
Güney’de ilkokulu okudum, 10 yaşında İzmir’e yatılı okula gittim.Mücadele etmeyi, başa çıkabilmeyi yatılı okulda öğrendim.
Küçük bilmiş bir kız çocuğu olarak gittiğim yatılı okuldan sonra yeni hedefim, şaraphanemizde çalışmak olduğu için, Hacettepe Ü. Gıda Mühendisliğine gittim, daha okulun 2. yılında üretim değil de satış ve pazarlamada çalışmak istediğimi anladım.
Okul bittiğinde, aile işi ehliyetimi almak için dünyanın önemli şirketlerinden Unilever Ankara’da 4 yıl, İstanbul’da 1 yıl çalıştım, benim için 2. bir okul olan Unilever’den çok şey öğrendim:
1999 yılında ailemin isteği ile aile şirketinin yönetimine girdim.
2004’de kızım Su’yu neredeyse şarap kolilerinin arasında doğurdum.
Türkiye’deki çocuğu olan ve evliliğini sonlandıran hemen her kadın gibi psikoloji ile ilgilenmeye başladım, bir adım ileri götürerek sosyoloji okumaya karar verdim, ve Anadolu üniversitesi açık öğretim fakültesi sosyolojiyi bölümünü bitirdim.
İyi yemek yemek, iyi şarap içmek benim için çok kıymetli.
Haa bu arada tenisi seviyorum ancak Sharapova’ya sadece çığlıklarım benziyor.
Tamer Uysal M.Sc
Ziraat Yüksek Mühendisi Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü
1971 yılında Muğla’da doğmuştur. 1989 yılında Söke Ziraat Teknik Lisesi’nden mezun olmuştur. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde 1997 yılında Lisans, 2009 yılında Yüksek Lisans eğitimini tamamlamıştır.
1989 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı’nda başlamış olduğu görevine 2000 yılından itibaren Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nde devam etmektedir.
“Türkiye Asma Genetik Kaynaklarının Belirlenmesi, Muhafazası ve Tanımlanması Üzerinde Araştırmalar”, “Uluslararası Asma Çeşit/Anaç Koleksiyonunun Oluşturulması ve Muhafazası”, “Türkiye Asma Genetik Kaynakları Veri Tabanı” projelerini yürütmekte olup Asma Islahı projelerinde ayrıca görev almaktadır.
Işık Gülçubuk M.Sc
Winemaker
Ege Üniversitesi Gıda Mühendisiği bölümünde mezuniyet teziyle şarap araştırmalarına başlayan Işık, 2009 yılında Fransa’da 400 kişi arasından Wine Women Awards’a seçildi. Yüksek lisansını Vinifera Euromaster’da birinci sene Monpellier SupAgro, ikinci sene Madrid Politeknik Üniversitesi’nde Şarapçılık ve Bağcılık üzerine tamamladı. Fransa’da Bordeaux, Yen Zelanda’da Marlborough, İspanya’da Cariñena ve Amerika’da Napa Vadisi’nde önemli üreticilerde hem şaraphane hem de bağlarda çalıştı. WSET Advanced sertifikası sahibi. Şarap&bağ danışmanlığı yanı sıra üniversitede Şarap Bilimi dersleri veriyor. Doğaya saygılı ve sürdürülebilir bağcılık prensipleriyle, asgari müdahale ile üretim yapan projelerde yer alıyor.
Markus Ürek PhD
Midin Şarapları - Kurucu Ortak
1977, Öğündük, idil – Şırnak’ta doğdu. Öğündük köy ilkokulu ve Midyat lisesi mezunu.
Yüksek Lisansları;
Marmara Üniversitesi İletişim, Ankara Üniversitesi, Siyaset Bilimi
Yurt Dışı Yüksek Lisansları;
The New School University, New York, Fulbright bursu ile Uluslararası ilişkiler
Doktora ve Tez çalışmaları;
Polis Akademisi, Güvenlik Stratejileri ve Yönetimi, Doktora
Çin Ortadoğu Enerji Güvenliği Politikası, Tezi
Makaleleri;
Çin ve Enerji üzerine makaleler.
Kitap;
Türkiye’de ve ABD’de Lobicilik
Doğma büyüme çiftçi ve bağcı.
2019 yılında Midin Wines’ı kurdu, 2021’den itibaren satışa başladı.
Aileye ait 150 dönüm bağ ve çevre köylerden gelen üzümlerle yıllık 60 bin şişe şarap üretmektedir.
Fatma Yiğit
Tafali Şarapları Kurucu Ortak
Tafali Bağının kurucularından Fatma Yiğit 1959’da İzmir Ödemiş’te doğdu. 1981’de Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bağ-Bahçe Bölümünden mezun oldu. Tarım Bakanlığının çeşitli araştırma ve tarımsal üretim bölümlerinde çalıştıktan sonra 2002 yılında emekli oldu. O yıl, kendisi gibi ziraat mühendisi olan arkadaşı Alime Cicerali ile bir araya gelerek, Kalecikte Kalecik Karası üzümü yetiştirmeye başladı. Şehir insanları olarak başladıkları bu iş onları toprak insanlarına dönüştürdü. 2019 yılında Tafali Bağcılık ve Butik Şaraphane’yi kurdular. Üretim kapasitesi yaklaşık 5000lt olan bu butik şaraphanede, üzümün kabuğundaki vahşi mayayla ve yalnızca Tafali Bağında yetişen üzümlerden şarap üretilmektedir.
Çağlar Bozçağa
Neferiye Şarapları - Kurucu
1978 doğumlu, ITU, kimya bölümü mezunu.
Doğduğundan beri neredeyse denizle ve doğa ile içiçe. 1986’da Saroz Körfezi’nde anne ve babasının aile restoran işletmesinde başlayan çocukluk günleri onu çok iyi bir yeme içme sevdalısına dönüştürüyor. 1986-2004 yıllarında pazar alışverişlerinde babasına yardıma giderken, sonrasında tüm pazar alışveriş ve araştırmaları yapar hale geliyor. Boş kalan tüm zamanlarını da dalış ve sörfe ayırıyor. Hep doğa ile iç içe. 2003 yılında Bozburun’da yine ailesi ile deniz mahsulleri ağırlıklı bir menü ile restorancılık serüvenine başlıyor. Dalıyor, tuttuklarını, sorumlulukla, yani denizi tüketmeden, restoranında paylaşıyor. Deniz ve deniz ürünlerinden kabuklularla olan ilişkisinden, “bu kimselerin bilmediği ve çok az tattığı şeyleri nasıl servis etmeli”, meselesine geliyor. Şaraba olan ilgisi ve yerel üzümlere, yerel şaraplara olan merakı da böyle gelişiyor. 2006 yılında, bu kez abisiyle, 24 kişilik bir restoran olarak Mavi Bar’ın hemen yanında açtıkları mekan artık uzmanlaştıkları deniz kabukluları servis eden çok özel bir mekan olarak tarihe geçiyor. Çağlar da hem denize dalmaya devam ediyor, hem de şarapla olan ilişkisini geliştiriyor. Çok özel eşleşmeler ve çok farklı yerel şaraplar ekliyor menüsüne. 2014’den bu yana Orfoz Restoran şu anki mekanında. Çağlar ise restorandaki şarap bilgisini, bölgenin yerel şarapları konusunda bir serüvene dönüştürmüş durumda. İlk başlarda, Bodrum’un pazarlarında yerel halkla sohbetlerle, üzümlerin yerlerini sorarak başladığı yola çıkışları, onu bölge çevresindeki yakın köylerde çeşitli asma türleriyle karşılaştırıyor. Bu türleri uzun ömürlü ağaçlara sarılmış ve çok yükseklere uzamış sarmaşıklar halinde buluyor. Onları zamanında o uzun ömürlü ağaçların altına dikerek emanet edenler, belki geri gelmiyorlar ama Çağlar içinde bu topraklarda yaşamış herkesin ve geçmişin sorumluluğunu hissediyor. Son birkaç yıldır da şarap denemeleri gerçekleştiriyor. Bodrum’un yerel üzümlerini gururla çevresine tattırmak onun için en heyecan verici mesele. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan insanların yetiştirdiği Kanlıkara (2014) ile başlayan keşifleri, Ak üzüm(2019) ve en son da Kızıl üzüm (2021) ile devam etmiş. Her ne kadar 2021 yangınlarında, bu köylerde de yanan ağaçlar ve asmalar olduysa da, yine de kurtardıkları var ve yoluna yerel olarak sadece asmalara değil, o bölgede yaşayan ve asmalara bakan herkesle güçlü dostluklar kurarak devam ediyor. Bu süreçte kurduğu Mavi İnekler projesi ile köylerdeki pek çok çiftçi emekçinin kayıp hayvanlarını fonlar bularak yerine koyacak büyük bir gönüllü ağı kurması da zaten bunun en büyük kanıtı. Yerel halkla yıllardır üzümler sebebiyle oluşmuş dostlukları sayesinde doğru kişilere destek verme şansı projeyi daha da değerli kılıyor. Neferiye markası Çağlar’ın bu heyecanlı ve Bodrum’la olan güçlü ilişkisini temsil ediyor. Bu ilişkiyi bilen dostlarla geldiği noktada artık Neferiye sadece bir marka değil, bir yerel değer sembolü.
Safiye Arifağaoğlu
Mesashuna Şarapları - Kurucu Ortak
1986 yılında Artvin’de doğan Safiye, doğaya, çiftçiliğe, yemeğe ve şaraba ilgi duyan bir aile tarafından yetiştirildi. Gürcü mirası ile doğaya ve şaraba olan tutkusuyla 2000’li yılların başında Artvin’de ilk bağları dikerek aile tüketimi için doğal şarap yapmaya başladılar.
Şirketler ve sermaye piyasası hukuku alanında 10 yılı aşkın deneyime sahip bir avukat olan Safiye Arifağaoğlu, İspanya ve ABD’de hukuk ve işletme alanında yüksek lisans eğitimi sırasında doğal şarapla derinlemesine ilgilendi.
Gürcistan’a yaptığı sık ziyaretler sırasında, eski Gürcü tekniklerini kullanarak qvevri şarap yapım sürecini öğrenmeye başladı ve ailenin doğal şarap üretimini profesyonelleştirmeye karar verdi.
O zamandan beri, şarap yapım sürecinde aktif olarak yer alan Safiye Arifağaoğlu, Mesashuna Wines’in şaraphane operasyonlarına liderlik ediyor. Amacı, her yıl mümkün olan en az insan müdahalesi ile toprağa ve doğaya saygı göstererek daha iyi doğal şaraplar yapmaktır.
Günay Yurdakul
Çamlıbağ Şarapları - Winemaker
1990 yılında dünyaya gelen Günay Yurdakul, doğduğundan beri Bozcaada’da yaşamaktadır. Yeditepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Bozcaada’ya dönüp baba mesleği olan bağlara ve şarapçılığa gönül vermiştir. Adanın önde gelen şarap firmalarından Çamlıbağ Şarapları’nın son kuşak temsilcisi Haşim Yunatçı’nın vefatının ardından Çamlıbağ’ın üretim, kalite ve satış süreçlerinden sorumludur. Adanın yerel üzümlerini yaşatmak ve geliştirmek üzere yeni bağ alanları yaratmak en büyük uğraşıdır. Adanın Mendirek isimli dergisinde şarapçılık ve bağcılık üzerine yazılar yazan Günay Yurdakul, aynı zamanda Tenedion Otel’in kurucusu ve işletmecisidir.
Saat
Program
Açıklama
Konuşmacılar
10.00
Toplanma
Kahve & Atıştırmalık
10.45
Açılış
Kök Köken Toprak
Sabiha Apaydın
Kurucu, Kök Köken Toprak
10.50
Konuşma
Trakya Bölgesinde Bağcılık Koşulları
Prof. Dr. Elman Bahar
11.15
Panel
Şarabın Ekonomisi;
İhracatta Ne Yapılmalı?
Uğur Gürses, Moderatör
Sibel Kutman, Doluca
Seda Tokat, Pamukkale
Levent Kömür, Mey&Diageo
Ali Başman, Kavaklıdere
12.00
Konuşma
Süryani Şarabı:
Tarih Kimlik ve Özgünlük
Marc Soileau
12.25
Öğle Arası
Mutfak Sanatları Akademisi - MSA’nın hazırladığı hafif öğle yemeği
KRONOTROP Filtre Kahve
ULUDAĞ Meşrubatlar
13.35
Konuşma
Eski Bağ Şarapları İçin Güvenilir Bir Kategori Oluşturmalıyız.
Sarah Abbott
Umay Çeviker
14.00
Panel
Mikro Ölçek Makro Etki
Gözdem Gürbüzatik, Moderatör
Markus Ürek, Midin Şarapları
Fatma Yiğit, Tafalis Şarapları
Çağlar Bozçağa, Neferiye Şarapları
Safiye Arifağaoğlu, Mesashuna Şarapları
14.40
Konuşma
Bağlarda Biofumigasyon Uygulamaları
Dr. Fatma Eraslan
14.55
Konuşma
Toprak, Sadece Bir Üretim Faktörü Olarak Sömürülemez
Mateja Gravner
15.15
Kahve arası
15.15
Konuşma
Prototip Rakı:
A Work in Progress
Cemre Torun
Mehmet Gürs
16.05
Panel
İklim Krizi: Şarap ve Teruar
Levon Bağış, Moderatör
Işık Gülçubuk
Günay Yurdakul
16.35
Konuşma
"1435" Çeşit Anadolu'nun Yerli Asmaları
Udo Hirsch
17.30
Konuşma
Slow Wine Koalisyonu ve Topluluğun Gücü
Maddalena Schiavone
17.45
Konuşma
Türkiye Asma Genetik Kaynaklarının Tespiti ve Korunması Üzerine Çalışma ve Araştırmalar
Tamer Uysal
18.05
Konferans Kapanış
18.30
Tadım
Yerli Üzümlerden Şarap Tadımları
* MİKLA restoranda yapılacaktır.
21.30
Kapanış
Katkıda bulunanlara teşekkürler.
Hafize Gül
Gizem Kürekol
İpek Auf
Image Gallery
cc